top of page

Beyza Yavuz - Arıların Hikayesini Anlatıyor...

(Çeviri: Beyza Yavuz)


Sohbetimize arıcılar için iklimin önemiyle başlıyoruz. Kısa değil, çok uzun bir konu. Şubat ın ilk günleri olmasına rağmen bahar gibi anormal sıcak bir günde Beyza yı yaşadığı Zorlar köyünde ziyaret ediyorum. Köy Seydikemer e çok yakın ve bir çok arıcı aile bu civarda yaşıyor. Çiçekler açması gereken zamandan önce belirmiş, kuşlar şarkılarıyla bu değişime gerekenden beş hafta erken eşlik etmeye başlamış. "Bu havalar arıları nasıl etkiliyor." diye söze başlıyorum. Beyza nın endişeli bakışıyla karşılaşıyorum. Bu anormal sıcak havalardan sonra soğuk havaların geleceği ve açan çiçekleri dökeceği tahmininde bulunuyor. Bu da arılar için besininin azalması ve açlıkla karşılaşması anlamına geliyor.


Arıcı olmak güç bir iş. Sadece fiziksel zorlukları yok (Beyza'nın 60 kovanı var ve yılda en az 4 kez farklı çiçeklerin yanına taşıyor.) , ayrıca bilinmez hava koşulları, iklim değişikliği,arı hastalıkları,arı parazitleri üstüne üstlük insanların çevre tahribatı, vs. gibi faktörlere bağlı oldukları için zorlaşmış. Bir yıl öbür yılı tutmuyor.


Geçen sene insan ırkı Covid-19 ile yüzyüze gelirken, Mayıs ayında yaşanan 20 derecelik olağanüstü sıcaklık artışı da çam balı üretimini zarara uğratmış. Bu sıcak hava dalgası çam balının oluşmasını sağlayan, sadece Türkiye ve Yunanistan da belirli bir çam ağacının kabuğunda yaşayan basra böceğini yok etmiş. Sonuç olarak geçtiğimiz yıl neredeyse hiç çam balı olmamış. Bu iklim değişikliğinin tarımı kötü yönde etkilemesinin ve doğanın sürekli yıkımlara karşı direncinin kırılmasının bariz bir örneğidir.


Beyza tahmin edeceğiniz gibi arıcı bir geçmişten gelmiyor. Ailesinin memleketi başka olsa da İstanbul da doğmuş ve 11 yaşında ailesiyle Fethiye civarında yaşamaya başlamış. Kariyerine anaokullarında İngilizce öğretmenliği yaparak başlamış ama ailesinin Patara yakınlarındaki arazisinde lavanta, tıbbi ve aromatik bitkiler ve çeşitli çiçekler yetiştirip yanına da kovanlar koymayı hayal etmiş. 5 yıl önce halk eğitimde arıcılık kursuna başlamış ve sertifikalı ve tescilli üretici olmuş. Şu anda çam, portakal çiçeği, hayıt ve püren balı üretmekle beraber mum, krem, merhem gibi çeşitli ürünler de üretiyor.


36 yaşında kadın bir arıcı olmasının yanında onu diğer arıcılardan ayıran farklı özellikleri var. Kimyasal kullanmadan doğal arıcılığı benimsemiş, bu düşük verimli (kimyasal ilaç kullanmamak yılda yaklaşık 10 kovandan 4 ünün sönmesine sebep oluyor.) fakat lezzetli,saf, ham ve besleyici özelliği yüksek bal anlamına geliyor. Öbür taraftan pazar için üretilmiş, zehir sinmiş, ısıtılarak pastörize edilmiş supermarketlerde (üstünde çekici fiyat etiketleriyle ) satılan balların yarardan çok zarar olacağı açık.


Pestisitler endüstriyel arıcılar tarafından koloni için tehdit oluşturan varroa zararlısı gibi parazitleri kontrol altında tutmak için kullanılıyor. Beyza alternatif yöntemleri doğada aramış. Kimyasallar kadar etkili olmasa da düzenli olarak yerel okaliptus ve adaçayı yakarak dumanını kullanıyor ya da kovanlara bir kaç damla biberiye yağı damlatarak parazit mücadelesi yapıyor. Balın pastörizasyonu, market raflarında balın kristalleşmeden daha uzun saydam kalabilmesi için pazar üreticilerin tercih ettiği fakat ısıyla içindeki doğal mayaları öldüren bir method. Hatta bazen buna ek olarak balı daha berraklaştırmak adına filtre ederler ve bu sırada yararlı enzim ve polenler de kaybolur. Ham bal Beyza nın ürettiği gibi amino asitler, vitaminler, mineraller ve enzimlerle doludur. Aslında bu sihirli bileşenler yüzyıllardır balın geleneksel bir ilaç olarak görülmesinin sebebidir.


Hikaye anlatıcılığı Beyza nın öğretmen olduğu dönemlerden gelen bir başka tutkusu. Şimdide arılarla iç içe geçiyor. Gezegenimizin tek umudunun çocuklardan geçtiğine inanıyor ve arılarla çocukları birleştiren atölyeler düzenliyor, köy okullarını ziyaret ediyor,şehirli çocukları misafir ediyor. Onlara arıların hikayelerini ve çevremizdeki doğaya saygılı olmanın önemini anlatıyor. Sosyal medya üzerinden yerel hayat hakkında kaybolmaya yüz tutmuş bilgileri aktarması başka

bir özelliği. Beyza nın kırsal yaşam hakkında masallar bulması için çok uzaklara gitmesine gerek yok. Genelde çoğu zamanını komşularıyla unutulmuş kadim bilgileri, kaybolmuş el sanatlarını ve dünyamızın değişimi için endişelerini gösteren muhabbetlerle geçiriyor. Eski gelenekleri takip etmek arılarla geçirilen zaman kadar önemli onun için.


Beyza yı Şubat sonlarına doğru bir cuma günü güneş batmaya yaklaşırken tekrar ziyaret ettim. Evinden bir kaç yüz metre uzaklıktaki ormana bir kaç kovanının olduğu tepeye doğru yürüdük. Süzülen Güneş çam iğnelerinin halı gibi örttüğü yere çarpıyordu. Beyza hayat belirtisi duymak için her bir kovanı tıklattı. Biri hariç hiç biri kıştan sağ çıkamamıştı. Bir tarafta elle örülmüş çamurla sıvanmış bir başka geleneksel bir deneme yaptığı sepet kovan duruyordu. Sadece deneysel merak için yapmıştı ama denemesi başarısız olmuştu.


Gelecek hakkında hayallerini sordum. " Seyahat etmenin bir yolunu bulup, arıların hikayelerini anlatarak dolaşmak isterim." dedi. Fakat şu an için tatlı köyünde kovanlarına bakıyor, yeni şeyler üretiyor, arıcılık hikayeleri bulup paylaşıyor, doğa ve köy hayatıyla mutlu ve mesut. Bir de doğanın önüne getireceği sıradaki mücadelesi için beklemede.



Beyza'nın arıcılık maceralarını takip etmek için instagram adresi paye____ sayfasını takip edebilir

ve internet sayfasını ziyaret edebilirsiniz... @paye____

Web mağazası burada bulunabilir.





bottom of page